27 Kasım 2011 Pazar

BENİM YILLARIM



Ben bu zamanları Tom&Jerry, Tazmanya Canavarı, Müfettiş Gadget, Casper, Tweety izleyerek  ve ağzımda Britney Spears’ın ‘’Oops.. I did it again’’ şarkısı, kulağımda WALKMAN’i m, ayağımda Buffalo botlarım,  üstüme Barbour montum ile geçirdim.
Bu zamanın çocukları yavaş yavaş  teknoloji kelimesini hayatlarına geçirmeye başladıkları zamanlar.  Atari salonları (yerini  bilgisayar salonları almadan önce) bizlerin büyük bir eğlencesiydi . Bayram harçlıklarımızı biriktirip doğru atari salonlarına koşardık. Avucumuza sığacak kadar jeton alıp, saatlerce atari salonlarından çıkmazdık. O zamanın en popüler  ve çoğu kişinin olduğu gibi benimde favori oyunum Süper Mario idi. Süper Mario oyunumu oynamak için hızlıca yemeğimi yer ve doğru odaya koşardım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan annemin sesi arkadan duyulurdu ‘’ Kızım saat kaç oldu hadi artık yat.’’ Ve ardından Taso furyası başlamaz mı ? Bu seferde bütün paralarımızı cips paketlerinden çıkan tasolara verirdik. Belli bir sayıda taso biriktirdikten sonra da kendi aramızda değiş dokuşlar başlardı. Bu kadarla kaldı mı sanıyorsunuz? Tabii ki hayır ! Ardından gelen dalga ise Power Rangers oldu.  İzlenen her bölümün ardından okul koridorlarında şu sesler yükselirdi ‘’ Heey  ama ben kırmızı renk olacağım, banane sen mavi ol.’’  Kendi aramızda renk ayrımını yaptıktan sonra her teneffüs arasında Power Rangers’cılık oynanırdı.
Artık çocukluktan çıkıp gençliğe doğru yol alırken bu seferde önümüze Spice Girls, Backstreet Boys grupları çıkmaz mı? Bütün kızlar Spice Girls grubundaki Emma, Geri, Melanie B., Melanie C., Victoria isimli kişilerden birini kendine seçer, onların danslarını, şarkılarını ezberler ve kendi aralarında gösteri yaparlardı. Erkekler ise Backstreet Boys grubundakiler gibi olmak için onların saçlarına, giyimlerine özenirlerdi.

Benim yıllarım, gençliğim bunlarla geçti ya sizin ki nasıldı ?

Sonbahar İşte Bunun Gibi



Geriden gelen bir Norah Jones şarkısı, elinde bir kadeh Rose, üstünde ipek, uzun ve vücudunu saran siyah bir elbise, ayağında ise hiçbir şey.. Boğaz kenarında bir evin balkonundan uzaklara dalmak. Saçların ise rüzgarın eşliğiyle dans etmekte ve ardından gelen hafif bir ürperti ile sonbaharı karşılamak..
Hafif bir hüzün belirmekte içimizde. Ruhunu sarmakta bu hüzün..  Yaşadığın bu duyguyu hayatınada taşımak mesela. Toprak renklerini, dökülmüş yaprakların sarısını ve havanın yağmurlu olduğu zamanlarda gri tonunu seçip giyinmek gibi. İçini kaplayan hüznü kapatmak ve yalnızlığı komuflaj etmek içinde trençkotlara sarılmak gibi. Ya da rüzgarın suratına tokat gibi çarpmasını engellemek için ise saçlarını inadına açık bırakıp, hiç aldırmadan yürümek gibi. Sonbahar işte bunun gibi..

7 Kasım 2011 Pazartesi

BAYRAMLIKLAR

Eveeet bayram geldi çattı. Eee bende bu sebepten dolayı sizlere bayramlık vermek istedim. Afiyet olsuun =)